Gümrükteki Hayalet: Bir KDV Hikayesi

Arda Bey, kurucusu olduğu Horizon Enerji’nin ceviz ağacından yapılma geniş masasında, önündeki ithalat belgelerine dalmıştı. Limanın keskin iyot kokusu neredeyse ofisine kadar sızıyor gibiydi. Yılların tecrübeli ithalatçısıydı, gümrüklerin karmaşık koridorlarında nasıl yürüyeceğini, hangi belgenin hangi kapıyı açtığını ezbere bilirdi. Ancak bu kez, masasının üzerindeki yeni tebliğ metni, bildiği tüm yolları sisle kaplıyor gibiydi.

Konu, yurt dışından getirecekleri mallar, Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) Kanunu’nun meşhur (I) sayılı listesinde yer alıyordu. Bu listenin kuralı basitti: Malı ithal ederken ÖTV’yi hemen ödemezsin, bunun yerine devlete bir teminat mektubu verirsin. (Teminatın nasıl çözüldüğü hususu başka bir çalışmamızın konusunu oluşturacaktır. Şimdilik konumuza dönelim.)

Arda Bey, mali müşaviri Elif Hanım’a döndü. “Elif Hanım, şu yeni maddeyi bir daha anlatsana. Aklım almıyor. Biz henüz ödemediğimiz bir verginin Katma Değer Vergisini (KDV) mi ödeyeceğiz? Bu, daha doğmamış bir çocuğa don biçmek gibi bir şey değil mi?”

Elif Hanım gülümsedi. Elindeki tableti masaya koyarak hikayeyi en başından anlatmaya başladı.

“Arda Bey,” dedi Elif Hanım. “Yeni düzenlemeyi bir hayalet gibi düşünün. Henüz var olmayan ama gölgesi şimdiden üzerimize düşen bir hayalet. Biz bu hayaletin, yani Teminata Bağlanan ÖTV’nin, gölgesini de hesaba katmak zorundayız.”

Elif Hanım, tabletinde bir hesap tablosu açtı.

“Bakın, bizim ithal edeceğimiz malın bedeli ne kadar? 20.000.000 TL.

Arda Bey başıyla onayladı.

“Peki, gümrükte teminata bağlayacağımız ÖTV tutarı ne kadar? 5.000.000 TL.

“Evet, klasik prosedür,” dedi Arda Bey sabırsızca.

“İşte sihir burada başlıyor,” diye devam etti Elif Hanım. “Eskiden KDV’yi sadece malın bedeli olan 20 milyon üzerinden hesaplardık. Ama yeni kural diyor ki: ‘Dur bakalım! O teminata bağladığın 5 milyon liralık ÖTV var ya? Onu da malın bedeline ekle ve KDV’yi o toplam tutar üzerinden hesapla.’ Biz buna ‘Gümrükteki Hayalet Vergi’ diyelim.”

Elif Hanım parmağıyla tableti işaret etti:

  • Malın Gerçek Bedeli: 20.000.000 TL
  • Hayalet Vergi (Teminattaki ÖTV): 5.000.000 TL
  • Yeni KDV Matrahı (Verginin Hesaplanacağı Tutar): 25.000.000 TL

Arda Bey’in gözleri büyüdü. “Yani biz gümrükte, 25 milyon liranın %20’si olan 5.000.000 TL KDV ödeyeceğiz. Cebimizden, henüz var olmayan bir vergi yüzünden daha fazla para çıkacak!”

“Tam olarak öyle,” dedi Elif Hanım. “Ama panik yapmayın, bu ödediğimiz 5 milyon TL KDV, bizim için bir maliyet değil. Onu daha sonra hesaplaşacağımız vergilerden düşeceğiz. Şimdilik sadece devletin kasasına bir ’emanet’ bırakmış gibi oluyoruz.”

Arda Bey, gemisi limana yanaştığında, gümrükte tam da Elif Hanım’ın dediği gibi 5 Milyon TL KDV ödedi. Cebinden çıkan paranın bir kısmının, aslında bir “hayalet” için ödendiğini bilmek tuhaf bir histi.

Mallar antrepoya çekilmiş, yasal yükümlülükler yerine getirilmiş ve ürünler şirketin deposuna konulmuştur. Şimdi sıra, bu özel yakıtı yurt içindeki en büyük müşterileri olan (B) Fabrikası’na satmaya gelmişti. Arda Bey, faturayı nasıl keseceklerini konuşmak için tekrar Elif Hanım’ın odasına girdi.

“Elif, gümrükteki hayaleti hallettik. Peki şimdi ne olacak? Müşteriye faturayı nasıl keseceğiz?”

Elif Hanım yine gülümsedi. “Şimdi,” dedi, “hayaletin gerçeğe dönüştüğü an geldi.”

“Biz bu malı müşteriye ne kadara satıyoruz, ÖTV hariç?” diye sordu.

“Anlaşmamız 22.000.000 TL üzerinden,” dedi Arda Bey.

“Harika. Şimdi o teminata bağladığımız hayalet ÖTV vardı ya? Artık o bir hayalet değil. Malı yurt içinde sattığımız için o 5.000.000 TL ÖTV‘yi devlete gerçekten ödemek zorundayız. Dolayısıyla, bunu satış fiyatımıza ekleyeceğiz.”

Elif Hanım, yeni bir hesaplama yaptı:

  • Malın Satış Bedeli (ÖTV’siz): 22.000.000 TL
  • Gerçeğe Dönen ÖTV: 5.000.000 TL
  • Müşteriye Kesilecek Faturanın Toplam Bedeli (KDV Hariç): 27.000.000 TL

Arda Bey şaşkınlıkla, “Yani müşteriden KDV’yi 27 milyon üzerinden mi alacağız?” diye sordu.

“Kesinlikle! Müşteriden alacağımız KDV, 27 milyonun %20’si, yani 5.400.000 TL olacak. Faturamızda her şey net bir şekilde görünecek: 22 Milyon Mal Bedeli + 5 Milyon ÖTV + 5.4 Milyon KDV.”

Arda Bey masasına geri döndüğünde, her şey bir yapbozun parçaları gibi yerine oturmuştu. Devletin yeni kuralı aslında çok mantıklıydı:

  1. Gümrükte, malın ülkeye girerken taşıdığı potansiyel vergi yükünü (gerçek bedel + hayalet ÖTV) hesaba katarak KDV’nin bir kısmını peşin alıyordu.
  2. Yurt içinde satarken, hayalet gerçeğe dönüşüyor ve ÖTV fiyata ekleniyordu. Böylece KDV, malın tüketiciye ulaşan nihai, vergili değeri üzerinden doğru bir şekilde hesaplanmış oluyordu.

“Gümrükteki Hayalet” aslında korkulacak bir şey değildi. O, sadece vergi sisteminin kusursuz işlemesini sağlayan, zamanı gelince ete kemiğe bürünen bir gölgeydi. Ve Arda Bey, o gün sadece bir mal ithal etmemiş, aynı zamanda vergi kanunlarının en soyut maddelerinden birinin sırrını da çözmüştü.

Son Not: 7555 sayılı Kanunun 8 inci maddesi ile 3065 sayılı KDV Kanununun 21 inci maddesinde yapılan düzenleme çerçevesinde, 4760 sayılı ÖTV Kanununun 16 ncı maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca teminat karşılığı ithal edilen malın teminatının hesaplanmasına esas Özel Tüketim Vergisi tutarı, ithalatta KDV matrahına dahil edilmiş ve böylece bahse konu ürünlerin yurtiçi teslimi ile ithalatçıların teslimindeki ÖTV yükü eşitlenmiş oldu.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2025/07/20250724-2.htm

https://www.linkedin.com/posts/samet-hac%C4%B1saliho%C4%9Flu-7b52a81b9_g%C3%BCmr%C3%BCkteki-hayalet-bir-kdv-hikayesi-perde-activity-7357300374120120320-pYT0?utm_source=share&utm_medium=member_desktop&rcm=ACoAADLETHkBo7W5WV4LoRmhYdIARpF79rFeJP0

Saygılarımızla.

Comments are closed.